
Kritik Oran: Hemşire-Yatak Dengesi
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı mevzuatı, yoğun bakım ünitelerinde hasta başına hemşire oranlarını açıkça tanımlar. Özellikle 3. basamak yoğun bakımlar, en ağır hastaların takip edildiği, ileri teknoloji ve uzmanlık gerektiren birimlerdir. Bu nedenle burada görev yapan hemşirelerin sayısının, yatak sayısına uygun olarak planlanması hem hasta güvenliği hem de sağlık çalışanlarının sağlığı açısından hayati önem taşır.
Ancak HEP-SEN, Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’nde bu dengenin sistematik biçimde bozulduğunu öne sürüyor.
“Mevzuat gereği bir hemşirenin aynı anda bakabileceği hasta sayısı bellidir. Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’nde bu sınır aşılıyor. Yetersiz kadro ile hem hastalar risk altına giriyor hem de hemşireler tükenmişliğe sürükleniyor.”
Başvuru Süreci Sonuçsuz Kaldı
HEP-SEN, iddiaların uzun süredir hastane yönetiminin bilgisi dahilinde olduğunu savunuyor. Sendika, konuyu önce idari başvurularla gündeme taşımış, ardından TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu’na resmi başvuru yapmıştı. Ancak herhangi bir düzenleme yapılmayınca mahkeme yoluna gidildi.
HEP-SEN’in açıklamasında şu ifadeler dikkat çekti:
“Kamu idareleri keyfi uygulamalarla değil, mevzuat çerçevesinde hareket etmek zorundadır. Hastane yönetimi bu konuda aylarca uyarılmıştır. Ancak hiçbir düzenleme yapılmadığı için hukuki süreç başlatılmıştır. Bundan sonra kararı yargı verecektir.”
Sağlıkta İnsan Kaynağı Krizi
Türkiye’de sağlık çalışanı açığı, özellikle yoğun bakım servislerinde her geçen yıl daha fazla gündeme geliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yoğun bakımlarda ideal hemşire-hasta oranının 1’e 1 veya en fazla 1’e 2 olması gerektiğini vurgularken, Türkiye’de birçok hastanede bu oranın 1’e 3, hatta 1’e 4’lere çıktığı biliniyor.
Uzmanlara göre, bu tablo yalnızca sağlık çalışanlarının tükenmişlik sendromunu tetiklemiyor, aynı zamanda hastaların hayatta kalma şansını da düşürüyor.
Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’ne açılan dava, bu sorunların artık sadece sendikal açıklamalarla değil, mahkeme salonlarına da taşındığının göstergesi olarak değerlendiriliyor.
“Hasta Güvenliği Tehlikede”
Sağlık hukukçuları, açılan davanın yalnızca bir sendikal mücadele değil, aynı zamanda hastaların yaşam hakkını ilgilendiren bir süreç olduğunu belirtiyor.
HEP-SEN Genel Merkezinden yapılan açıklamada ise şu ifadeler yer aldı:
“Yoğun bakımda görev yapan bir hemşirenin kapasitesi belli. Onlara mevzuatın ötesinde hasta yüklemek, hemşireyi insanüstü bir performans sergilemeye zorlamak demektir. Bu yalnızca çalışan hakkı değil, doğrudan hasta güvenliği meselesidir. Sağlık hizmetinin kalitesini korumak için hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Sağlık Bakanlığı’na Çağrı
HEP-SEN, açtığı davayla birlikte Sağlık Bakanlığı’na da doğrudan çağrı yaptı:
“Bu sorun yalnızca Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’ne özgü değildir. Türkiye genelinde yoğun bakım ünitelerinde aynı sıkıntılar yaşanmaktadır. Bakanlık, mevzuatın uygulanmasını sağlayacak acil bir düzenlemeye gitmelidir. Aksi halde her gün yüzlerce hasta ve sağlık çalışanı risk altında kalmaya devam edecektir.”
Ne Olacak?
Denizli Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde açılan davada ilk duruşma önümüzdeki haftalarda yapılacak. Sağlık çalışanları ve sendikalar, mahkemenin vereceği kararın tüm Türkiye’de emsal oluşturabileceğini söylüyor.
Pamukkale Üniversitesi yönetimi ise şimdilik konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmış değil.
✍️ Analiz:
Pamukkale Üniversitesi davası, sağlık çalışanlarının yalnızca sendikal mücadele değil, hukuki yollarla da haklarını aramaya yöneldiğini gösteriyor. Bu adım, Türkiye’de sağlık alanında mevzuat dışı uygulamaların yargı denetimine taşınması açısından kritik bir dönemeç olabilir.

HEMŞİRE.COM HABER MERKEZİ