Yoğun İş Yükü Hemşireleri Tükenme Noktasına Getiriyor: Fiziksel ve Ruhsal Yıpranma Artıyor

Hemşireler yalnızca hastalara bakım vermekle kalmıyor, aynı zamanda sağlık sisteminin görünmeyen yükünü de omuzluyor. Ancak artan iş yükü, personel eksikliği, düşük ücretler ve mesleki saygınlık eksikliği gibi nedenlerle hemşireler tükenmişlik sınırında…

Türkiye’de sağlık hizmetlerinin temel taşı olan hemşireler, son yıllarda giderek ağırlaşan çalışma koşulları, yoğun iş yükü ve yetersiz personel nedeniyle hem fiziksel hem de psikolojik açıdan ciddi bir yıpranma yaşıyor. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Nuriye Pekcan, bu yıl 12–18 Mayıs Hemşireler Haftası kapsamında yaptığı açıklamada hemşireliğin günümüzde karşılaştığı zorluklara ve çözüm yollarına dikkat çekti.


Hemşirelik: Sadece Bir Meslek Değil, Hayat Kurtaran Bir Sorumluluk

Modern sağlık sistemlerinde hemşirelik yalnızca teknik bir meslek değil; aynı zamanda bilimsel bilgi, insan ilişkileri ve duygusal dayanıklılığı bir arada gerektiren çok yönlü bir profesyonel disiplindir. Hemşireler hastayı ilk karşılayan, tedavi sürecini izleyen, duygusal destek sağlayan, hastanın aile bireyleriyle köprü kuran, kriz anlarında hızlı müdahale eden, taburculuk sonrası bakım sürecini yöneten sağlık profesyonelleridir.

Dr. Pekcan, Uluslararası Hemşireler Konseyi’nin (ICN) tanımına atıfla hemşireyi şöyle tanımlıyor:

“Hemşire; bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirmeye yardım eden, hastalık halinde ise iyileştirme ve rehabilitasyona katılan, sağlık ekibinin tedavi edici ve eğitsel planlarının uygulanmasına katkı sağlayan kişidir.”


“Hemşirelik Mesleği Alarm Veriyor”

Türkiye’de hemşirelerin karşılaştığı temel sorunlardan biri personel eksikliği. Özellikle büyük şehirlerdeki kamu hastanelerinde bir hemşirenin aynı anda çok sayıda hastaya bakmak zorunda kalması, hem bakım kalitesini düşürüyor hem de sağlık çalışanlarının sağlığını tehdit ediyor.

Dr. Pekcan’a göre bu durumun sonuçları oldukça ciddi:

  • Fiziksel yorgunluk ve kas-iskelet sistemi hastalıkları
  • Uyku bozuklukları ve dikkat dağınıklığı
  • Tükenmişlik sendromu ve depresyon riski
  • Hasta güvenliğinde tehlike

Birçok hemşire, hastane koşullarında sadece 5-10 dakika içinde kritik kararlar almak zorunda kalıyor. Bu baskı, yoğun nöbet saatleriyle birleştiğinde zamanla ruhsal çöküşe ve ciddi mesleki tükenmişliğe neden oluyor.


Düşük Ücretler ve Mesleki Saygınlık Eksikliği

Hemşireler, verdikleri emeğe ve taşıdıkları sorumluluğa kıyasla düşük maaşlar ve yetersiz sosyal haklarla çalışıyor. Nöbet ücretlerinin yetersiz olması, ek görevlerde ödeme yapılmaması ve özlük haklarının sınırlı olması, mesleki tatmini ve motivasyonu azaltıyor.

Buna ek olarak toplumda hala hemşireliği “doktorun yardımcısı” gibi gören bir anlayışın yaygın olması, mesleğin hak ettiği saygınlığı kazanmasını engelliyor.


Psikososyal Destek ve Eğitimde Standart Eksikliği

Modern hemşireliğin en önemli bileşenlerinden biri psikososyal destek. Hastanın yalnızca fiziksel sağlığıyla değil, ruhsal ve sosyal ihtiyaçlarıyla da ilgilenmek, hemşirenin temel sorumlulukları arasında. Ancak bu görevi yerine getirebilmek için hemşirenin önce kendi ruhsal dengesini koruyabilmesi gerekiyor.

Dr. Pekcan, hemşirelerin kendi iyilik halleri için de destek alması gerektiğini vurguluyor:

“Hemşirelerin, hasta ve aileye duygusal destek sağlayabilmesi için önce kendisinin duygusal olarak desteklenmesi gerekir. Psikolojik danışmanlık ve tükenmişlik önleyici destek programları hayata geçirilmelidir.”

Diğer yandan hemşirelik eğitimi veren kurumlar arasındaki kalite farkları, mezunlar arasında bilgi ve beceri düzeyinde eşitsizliklere neden oluyor. Bu durum da sağlık hizmetlerinde standart dışı uygulamaların yaygınlaşmasına yol açabiliyor.


Çözüm Ne? Dr. Nuriye Pekcan’dan Yol Haritası

Dr. Pekcan’a göre hemşirelerin yaşadığı bu çok katmanlı sorunlar, ancak bütüncül politikalarla çözülebilir. Pekcan’ın önerileri şunlar:

  1. Personel Sayısı Artırılmalı: Hasta başına düşen hemşire sayısı dünya standartlarına yaklaştırılmalı. Her hastanede minimum hemşire oranı belirlenmeli.
  2. Adil İş Yükü Dağılımı Sağlanmalı: İş yükü, servis yoğunluğu ve hasta profiline göre dengelenmeli.
  3. Ücret Politikaları Gözden Geçirilmeli: Kamu ve özel sektörde hemşire maaşları, nöbet ücretleri ve sosyal haklar iyileştirilmeli.
  4. Psikolojik Destek Programları Yaygınlaştırılmalı: Özellikle yoğun bakım, onkoloji ve acil servis gibi yüksek stresli birimlerde çalışan hemşireler için destek hizmetleri yaygınlaştırılmalı.
  5. Mesleki Saygınlık İçin Farkındalık Projeleri Başlatılmalı: Toplumda hemşireliğin bilimsel ve bağımsız bir meslek olduğu vurgulanmalı, medya kampanyaları ile algı değişimi hedeflenmeli.
  6. Eğitimde Standartlar Getirilmeli: Hemşirelik fakülteleri arasında eğitim kalitesi eşitlenmeli, mezuniyet sonrası zorunlu sürekli eğitim programları uygulanmalı.
  7. Mesleki Özerklik Güçlendirilmeli: Hemşirelerin hastane yönetiminde söz hakkı olmalı, karar alma süreçlerine dahil edilmeli.

Hekim-Hemşire İş Birliği: Sağlık Hizmetinin Kalbinde

Sağlık hizmetinin kalitesini artırmak için hekim ve hemşire iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Pekcan, bu ilişkinin eşitlik, saygı ve açık iletişim temelinde yürütülmesinin hasta bakımında olumlu sonuçlar doğurduğunu ifade ediyor.

“Rollerin net tanımlandığı ve iletişimin güçlü olduğu bir sistem, hem hastaya fayda sağlar hem de ekip içi dayanışmayı güçlendirir.”


Hemşireler Yalnız Bırakılmamalı

Hemşirelik, insan hayatına doğrudan dokunan, bilimle vicdanın iç içe geçtiği kutsal bir meslektir. Ancak bu mesleğin sürdürülebilirliği için sistemin de hemşireye “bakması” gerekir.

Yalnızca özel günlerde hatırlanan değil, her gün desteklenen bir hemşirelik sistemi için şimdi harekete geçilmesi şart.


Unutulmamalıdır: Sağlık sistemi, hemşire ayakta kalırsa ayakta kalır.

Hemsire.Com

BİLGİLENDİRME: Yorum ve sorularınız sistem yöneticisi tarafından onayladıktan sonra yayınlanacaktır.

Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال