Hemşire Birliği Sendikası Başkanı Ahmet Yasir Karacalı: “Bu Tablo Normal Değil” Hemşirelikte Memnuniyetsizlik Derinleşiyor

Hemşireler Birliği Sendikası Başkanı Ahmet Yasin Karacalı, X’te paylaştığı mesajda hem özel sektörde hem kamuda çalışan hemşirelerin derin bir memnuniyetsizlik yaşadığını söyledi. Karacalı’ya göre özel hastanelerde çalışan hemşireler “bir an önce kamuya geçmek” isterken, kamudaki hemşirelerin önemli bir kısmı mesleği bırakma, yurt dışına gitme ya da akademiye yönelme gibi yollarla çıkış arıyor. Paylaşım, “Hemşirelerin mutsuzluğu ve itibarsızlığı kimsenin gündemine girmeyecek mi?” sorusuyla dikkat çekti.

Sağlık sisteminin omurgası olarak görülen hemşirelikte son yıllarda artan iş yükü, nöbet düzeni, personel eksikliği, ücret/özlük hakları dengesizliği ve mesleki saygınlık tartışmaları kamuoyunda sık sık gündeme geliyor. Bu tartışmaya yeni bir başlık ekleyen paylaşım, sahadaki “geçiş” ve “kaçış” eğilimlerine işaret etmesi bakımından önem taşıyor.

Paylaşımda Ne Söylendi?

Karacalı, mesajında iki temel eğilimi aynı anda vurguluyor: Özel sektörde çalışan hemşirelerin kamuyu daha güvenli bir liman olarak görmesi ve kamuda çalışan hemşirelerin ise mesleğin sürdürülebilirliğini sorgulaması.

“Ülkemizde özelde çalışan hemşireler, bir an önce kamuya geçmek istiyor. Kamuda çalışan hemşirelerin %80'ni; mesleğini değiştirmek, yurt dışına gitmek, akademiye geçmek gibi kendilerine çareler arıyorlar. Bu insanların mutsuzluğunu ve itibarsızlığını KİMSE GÖRMEYECEK Mİ?”

Kaynak: Ahmet Yasin Karacalı’nın X (Twitter) paylaşımı.

Paylaşımda yer alan “%80” ifadesi, dikkat çekici olmakla birlikte; hangi araştırma/anket ya da hangi örnekleme dayandığı mesaj içinde belirtilmiyor. Bu nedenle oran, kamuoyuna “bir sendika başkanının sahadan aktardığı tespit” olarak yansıyor. Yine de mesaj, hemşirelerin yaşadığı tabloya dair güçlü bir uyarı niteliği taşıyor.

Neden “Özelden Kamuya Geçiş” İsteği Artıyor?

Özel hastanelerde çalışan hemşirelerin kamuyu tercih etmesinin arkasında çoğunlukla “öngörülebilirlik ve güvence” beklentisi bulunuyor. Sahadan dile getirilen başlıca gerekçeler özetle şöyle:

  • Ücret ve yan haklarda standart arayışı: Özel sektörde aynı unvanla kurumdan kuruma değişen ücret politikaları, hemşireleri daha net bir çerçeveye yöneltebiliyor.
  • Çalışma saatleri ve nöbet yükü: Fazla mesai düzeninin belirsizliği, vardiya planlarının sık değişmesi ve dinlenme sürelerinin yetersiz kalması, “kamuya geçiş” motivasyonunu artırabiliyor.
  • İş güvencesi algısı: Kurumsal kararlarla görev yeri/pozisyon değişiklikleri ya da performans baskısı gibi faktörler, çalışanı daha güvenli gördüğü alana itebiliyor.
  • Kariyer ve görev tanımı belirsizliği: Özellikle görev tanımı dışı iş yükünün arttığı algısı, mesleki tatmini zedeleyebiliyor.

Bu başlıkların tamamı, tek bir kurum ya da tek bir döneme özgü değil; farklı şehir ve hastanelerde farklı yoğunlukta yaşanabilen yapısal sorunlar olarak öne çıkıyor.

Peki Kamudaki Hemşire Neden “Çıkış” Arıyor?

Karacalı’nın paylaşımındaki asıl çarpıcı nokta, kamuda görev yapan hemşirelerin dahi “meslekten uzaklaşma” seçeneklerini gündemine alması. Bu eğilim, yalnızca maddi koşullara değil; aynı zamanda mesleğin itibarına, çalışma iklimine ve psikososyal yüküne de işaret ediyor.

  • Personel yetersizliği ve iş yükü: Bir hemşireye düşen hasta sayısının artması, bakım kalitesini ve çalışan sağlığını aynı anda zorlayabiliyor.
  • Tükenmişlik ve duygusal yıpranma: Uzun nöbetler, sürekli alarm hali, travmatik vakalar ve dinlenememe; tükenmişliği derinleştirebiliyor.
  • Mesleki saygınlık/itibar tartışmaları: “Değer görmeme” algısı; ekip içi iletişimden toplumsal dile kadar birçok kanaldan beslenebiliyor.
  • Kariyer basamaklarının sınırlı algılanması: Uzmanlaşma, yetkinliğe dayalı yükselme ve eğitim olanaklarının “yetersiz ya da erişilmez” görülmesi, alternatif arayışını artırabiliyor.
  • Şiddet ve güvenlik kaygısı: Sağlıkta şiddet gündemi, hemşirelerde mesleki güvenlik kaygısını büyütebiliyor.

Bu tablo, “kamuya geçiş”in tek başına çözüm olmadığını; kamuda da sürdürülebilir çalışma koşulları oluşturulmadığında nitelikli insan gücünün sistem dışına kayabildiğini gösteriyor.

“İtibarsızlık” Vurgusu Neyi Anlatıyor?

Paylaşımın son cümlesinde yer alan “itibarsızlık” ifadesi, hemşirelerin yalnızca ücret/özlük hakları değil; mesleki kimlik ve toplumsal algı açısından da zorlandığı iddiasını taşıyor. Bu noktada tartışma iki eksende ilerliyor:

  • Kurumsal itibar: Görev tanımı netliği, ekip içi saygı, karar süreçlerine katılım ve çalışma ortamında adalet algısı.
  • Toplumsal itibar: Hemşireliğin “yardımcı” bir rol gibi algılanması, emeğin görünmezleşmesi ve dilde/iletişimde küçültücü yaklaşımlar.

Karacalı’nın “Kimse görmeyecek mi?” çağrısı, bu iki eksendeki sorunların görmezden gelinmesi halinde hem çalışan refahının hem de hasta bakımının zarar göreceği uyarısı olarak okunuyor.

Hemşire.Com Haber Merkezi

BİLGİLENDİRME: Yorum ve sorularınız sistem yöneticisi tarafından onayladıktan sonra yayınlanacaktır.

Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال