Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hemşirelik Fakültesi’nde yaşanan dekan vekilliği değişimi, önce mesleki özerklik tartışmasını tetikledi, ardından akademi içinde daha derin bir sorunu gündeme getirdi: yöneticilik sorumluluğundan uzak durma eğilimi.
Fakültenin önceki dekan vekili Prof. Dr. Şeyda Seren İntepeler’in görevi bırakmasının ardından, fakülte yönetimine tıp kökenli bir isim olan Prof. Dr. Sefa Kurt’un atanması hemşirelik camiasında büyük tepkilere yol açmıştı. Ancak son günlerde ortaya atılan yeni iddialar, tartışmayı farklı bir boyuta taşıdı.
Hiçbir Hemşirelik Fakültesi Profesörü Dekanlık Görevini Üstlenmek İstemedi” İddiası
Rektörlük kaynaklarına yakın isimlerden edinilen bilgilere göre, rektör ile yapılan görüşmelerde, Hemşirelik Fakültesi bünyesindeki hiçbir profesörün dekan vekilliği görevini üstlenmek istemediği ileri sürülüyor.
Bu iddiaya göre, fakültede bulunan 20’den fazla hemşirelik profesörüne teklif götürülmesine rağmen, görevi kabul eden çıkmadı. Bunun üzerine, idari boşluk oluşmaması adına geçici bir süreliğine Tıp Fakültesi’nden bir profesörün görevlendirildiği ifade ediliyor.
Henüz resmi olarak doğrulanmayan bu bilgi, kamuoyunda “liyakat krizi” olarak anılan tartışmanın aslında bir yönetim sorumluluğu krizine dönüşmüş olabileceğini gösteriyor.
THD’nin Tepkisi: Eksik Bilgiyle mi Açıklama Yapıldı?
Atama sonrası en sert tepkiyi veren Türk Hemşireler Derneği (THD), kararı “mesleğin özerkliğine darbe” olarak nitelendirmiş ve kınama mesajı yayımlamıştı.
Ancak ortaya çıkan yeni iddialar, THD’nin açıklamasının eksik bilgiye dayanıp dayanmadığı tartışmasını gündeme taşıdı.
Zira, eğer gerçekten hiçbir hemşirelik profesörü bu görevi üstlenmek istemediyse, o zaman “kınanması gereken atama mı, yoksa reddedilen sorumluluk mu?” sorusu gündeme geliyor.
Akademik Sessizlik: Çekingenlik mi, Gerilim mi?
Üniversite çevrelerinde konuşulan bir diğer iddiaya göre, bazı öğretim üyeleri dekanlık görevini kabul etmeme nedenini “yoğun akademik sorumluluklar” olarak açıklarken; bazıları rektörlükle yaşanan geçmiş gerilimleri gerekçe göstermiş olabilir.
Bu durum, yalnızca bir atama meselesi değil, hemşirelik alanında kurumsal liderlik ve dayanışma eksikliğinin de göstergesi olarak değerlendiriliyor.
“Mesleki özerklik talep edilirken yönetim sorumluluğundan uzak durmak, mesleğin geleceğini zayıflatır. Özerklik, talep değil, sorumlulukla korunur.”
— Doç. Dr. Elif Uçar, Hemşirelik Akademisi
Sosyal Medyada Yön Değişti: “Sorumluluktan Kaçanlar da Hesap Versin”
İddiaların ardından, sosyal medyada #HemşireliğeHemşireDekan etiketi altında yapılan paylaşımlar farklı bir tona büründü.
Bazı kullanıcılar THD’yi eksik bilgiyle açıklama yapmakla suçlarken, bazıları da fakülte içindeki akademisyenleri “sorumluluk almamakla” eleştirdi.
Bir paylaşımda şu ifadeler dikkat çekti:
“20 profesörün bulunduğu fakültede hiç kimse yöneticilik görevini kabul etmiyorsa, o zaman liyakat tartışması değil, liderlik sorunu vardır.”
Liyakat Krizinden Liderlik Tartışmasına
YÖK mevzuatına göre dekan atanacak kişilerde yalnızca profesör unvanı aranıyor; fakülteyle ilgili mesleki branş şartı bulunmuyor.
Ancak Türkiye’deki akademik teamüller, fakültelerin kendi alan uzmanları tarafından yönetilmesi yönünde.
Bu nedenle, DEÜ’deki son gelişme mevzuata uygun olsa da, teamüllere aykırı olarak değerlendirilmeye devam ediyor.
Yine de, eğer iddialar doğruysa, bu durum fakülte içindeki pasif tutumun daha ciddi sonuçlar doğurduğunu gösteriyor.
Sonuç: Sessizlik, Sorumluluk Kadar Konuşuyor
DEÜ Hemşirelik Fakültesi’nde yaşanan süreç, hemşirelik alanında sıkça dile getirilen “özerklik” tartışmasını farklı bir açıdan gündeme getirdi.
Eğer rektörlük iddiaları doğrulanırsa, mesele artık yalnızca bir “atama” değil, bir sorumluluk ve temsil krizi olarak değerlendirilecek.
“Hiç kimsenin görevi üstlenmek istemediği bir yerde, liyakat değil, cesaret tartışılır.”
HEMŞİRE.COM HABER MERKEZİ