Türkiye'nin sağlık sektöründe yaşanan sözlü şiddet vakaları, yargı kararlarıyla bir kez daha gündeme geldi. İzmir'in Torbalı Devlet Hastanesi'nde görev yapan bir başhekim yardımcısının, bir hemşireye "gerizekalı" diyerek hakaret etmesi üzerine açılan dava, mahkeme tarafından sonuçlandırıldı. Sanık, toplam 6.820 TL adli para cezasına çarptırılırken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ve 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildi. Bu olay, sağlık çalışanlarının maruz kaldığı psikolojik şiddetin cezasız kalmayacağını gösteren önemli bir emsal niteliği taşıyor. Aşağıda, mahkeme kararının tam metnini, olayın detaylarını, sendika tepkilerini ve sektörel bağlamı detaylı bir şekilde ele alacağız.

Olayın Arka Planı ve Detayları
Olay, İzmir Torbalı Devlet Hastanesi'nde meydana geldi. Başhekim yardımcısı, görev sırasında bir hemşireyle yaşanan tartışmada, hemşireye "gerizekalı" ifadesini kullanarak hakaret etti. Bu hakaret, hemşirenin onurunu kırıcı nitelikte olup, iş yeri huzurunu bozduğu ve sağlık hizmetlerinin verimliliğini olumsuz etkilediği gerekçesiyle yargıya taşındı. Olayın tam tarihi kamuoyuna açıklanmamakla birlikte, şikayet üzerine başlatılan soruşturma süreci, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında hakaret suçu olarak değerlendirildi.
Sağlık sektöründe benzer vakalar sıkça yaşanıyor. Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, olayı sosyal medya hesabından duyurarak, "Sözlü şiddet, en az fiziksel şiddet kadar yıkıcı ve onur kırıcıdır. Bu tür ifadeler, sağlık çalışanlarının moralini, iş barışını ve hizmet verimliliğini doğrudan etkiler" şeklinde yorum yaptı. Doğruyol, ayrıca, bu tür olayların arkasında liyakat eksikliği ve siyasi referansların yattığını savunarak, "Sağlık emekçilerine yönelik sistematik saygısızlık ve baskıya karşı toplumsal bir yanıt verilmesi gerektiğini" vurguladı.
Olay, sağlık çalışanlarının karşılaştığı genel sorunları da yansıtıyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de son yıllarda sağlık personeline yönelik sözlü ve fiziksel şiddet olaylarında belirgin bir artış gözlemleniyor. Bu vakalar, genellikle stresli çalışma koşulları, hiyerarşik baskılar ve yetersiz iletişim eğitimlerinden kaynaklanıyor. Torbalı Devlet Hastanesi'nde yaşanan bu olay, benzer kurumlarda da sıkça karşılaşılan bir sorun olarak dikkat çekiyor ve sağlık emekçilerinin psikolojik sağlığını tehdit ediyor.
Mahkeme Süreci ve Kararının Tam Metni
Dava, basit yargılama usulüyle görüldü ve mahkeme, sanığın suçunu TCK'nın hakaret suçunu düzenleyen maddeleri çerçevesinde değerlendirdi. Özellikle, sağlık personeline karşı işlenen suçlarda cezayı artıran 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek maddeleri uygulandı. Mahkeme, müşteki hemşirenin davaya katılma talebini kabul ederek, kararını şu şekilde verdi:
K A R A R : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Suçtan zarar görme ihtimaline binaen usulüne uygun talep uyarınca CMK'nun 237 ve 238. maddeleri gereğince müştekinin KATILAN OLARAK davaya kabulüne,
2- Sanık ……………… üzerine atılı Hakaret suçundan eylemine uyan TCK'nun 125/3-a maddesi gereğince suçun işleniş biçim ve nedenlerine göre takdiren 365 GÜN ADLİ PARA CEZASIYLA CEZALANDIRILMASINA,
3359 Sayılı Yasa'nın ek 12/1-a maddesi gereğince sağlık personeline karşı atılı suçu işlediğinden cezası 1/2 oranında artırılarak 547 GÜN ADLİ PARA CEZASIYLA CEZALANDIRILMASINA,
CMK madde 251/3 hükmü uyarınca basit yargılama usulü kapsamında sanığın mahkumiyetine karar verildiğinden cezasında 1/4 oranında indirim yapılarak 341 GÜN ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanığa verilen gün adli para cezasının sanığın sosyal ve ekonomik durumu nazara alınarak TCK 52/2 maddesi gereğince günlüğü takdiren 20 TL'den hesaplanarak 6.820,00 TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,
Sanığın ekonomik ve şahsi hali ile tesis olunan netice adli para cezasının miktarı itibariyle TCK 52/4 hükmü uyarınca tesis olunan adli para cezasının (12) eşit taksitle ödemesine, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamen tahsil edileceğinin ve ödenmeyen adli para cezası yönünden 5275 sy madde 106/3 uyarınca işlem yapılacağının ihtarına, (tebliğ ile ihtarat yapılmış sayılacak)
Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması ve mahkememizce sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaate varıldığı ve suçun doğrudan zarar meydana getirmediği anlaşıldığından,
5271 sayılı CMK 231/5 maddesi gereğince HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA,
CMK 231/8 maddesi gereğince 5 YIL SÜRE İLE DENETİME TABİİ TUTULMASINA.
Bu karar, sanığın sosyo-ekonomik durumunu, önceki sabıka kaydını ve duruşmadaki tutumunu dikkate alarak şekillendirildi. Ceza miktarı, günlük 20 TL üzerinden hesaplanarak toplam 6.820 TL olarak belirlendi ve 12 eşit taksitle ödeme imkanı tanındı. Ancak, taksitlerden herhangi birinin ödenmemesi halinde kalan tutarın tamamı tahsil edilecek ve ödenmeyen kısım için hapis cezası dahil ek yaptırımlar uygulanabilecek. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanığın 5 yıl içinde benzer bir suç işlememesi şartına bağlı; aksi takdirde ceza infaz edilecek.
Mahkeme, kararında suçun sağlık personeline karşı işlenmiş olmasını vurgulayarak cezayı yüzde 50 oranında artırdı. Bu, 3359 sayılı Kanun'un ek 12/1-a maddesinin doğrudan uygulanması anlamına geliyor ve sağlık çalışanlarının korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin etkinliğini gösteriyor.
Sendika ve Sağlık Çalışanlarının Tepkileri
Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, kararı memnuniyetle karşılayarak, "Bu karar, sağlık çalışanlarına yönelik hakaret ve şiddetin cezasız kalmayacağını bir kez daha göstermesi bakımından önemlidir. Ancak bizler, sağlık emekçilerine karşı hiçbir şekilde hakaretin ve şiddetin yaşanmaması için mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. Doğruyol, olayın sistematik bir sorunun parçası olduğunu belirterek, "Sağlık sektöründe liyakat yerine siyasi referansların ön plana çıktığı bir ortamda, bu tür hakaretler kaçınılmaz hale geliyor. Bu karar, yalnızca bir mahkeme hükmü değil; aynı zamanda sağlık emekçilerine yöneltilen sistematik saygısızlığa ve baskıya karşı verilen bir toplumsal yanıt olmalıdır" ifadelerini kullandı.
Sendika temsilcileri, kararın caydırıcı olmasını umut ediyor ancak yeterli olmadığını savunuyor. Sağlık-Sen ve diğer meslek örgütleri, benzer olayların önlenmesi için yasal düzenlemelerin güçlendirilmesini, iletişim eğitimlerinin zorunlu kılınmasını ve psikolojik destek mekanizmalarının artırılmasını talep ediyor. Uzmanlar, sağlık sektöründeki stres faktörlerinin (uzun mesai saatleri, personel eksikliği ve pandemi sonrası yorgunluk) bu tür olayları tetiklediğini belirtiyor.
Toplumsal ve Sağlık Çalışanları Etkileri
Bu dava, Türkiye'de sağlık çalışanlarının hakları konusunda farkındalık yaratıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) raporlarına göre, küresel olarak sağlık personeline yönelik şiddet vakaları artarken, Türkiye'de bu oran daha da yüksek. Karar, emsal teşkil ederek diğer sağlık kurumlarında benzer şikayetlerin artmasına yol açabilir. Ayrıca, olay Torbalı Devlet Hastanesi'nde iş yeri kültürünü tartışmaya açtı: Hiyerarşik yapılar, çalışanlar arasında gerilim yaratıyor ve hizmet kalitesini düşürüyor.
Ekonomik açıdan, adli para cezası sanık için caydırıcı bir unsur olsa da, mağdur hemşire için manevi tazminat veya destek mekanizmaları gündeme gelmedi. Sektör uzmanları, bu tür davalarda mağdurlara psikolojik destek sağlanmasını ve kurum içi soruşturmaların hızlandırılmasını öneriyor.
Basın Açıklaması ve Dayanışma Çağrısı
Kararın ardından Birlik Sağlık-Sen, 17 Eylül 2025 Çarşamba günü, ilgili kurum (Torbalı Devlet Hastanesi) önünde bir basın açıklaması düzenleyeceğini duyurdu. Sendika, "Tüm sendikalarımızı, meslek odalarını, hemşire ve ebe derneklerimizi dayanışmaya davet ediyoruz" çağrısında bulundu. Bu etkinlik, sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı ortak bir duruş sergilemeyi amaçlıyor ve kamuoyunu bilinçlendirme kampanyalarının bir parçası olacak.
Sonuç olarak, bu olay sağlık sektöründeki derin sorunları bir kez daha gözler önüne seriyor. Karar, adaletin tecelli etmesi açısından olumlu bir adım olsa da, asıl hedef şiddetin hiç yaşanmaması. Sağlık emekçilerinin güvenli bir ortamda çalışması için tüm paydaşların sorumluluk alması gerekiyor.
📌 HEMŞİRE.COM HABER MERKEZİ