Türkiye genelinde kamu çalışanları hükümetin zam teklifini "hayattan kopuk" diyerek reddetti ve iş bırakma eylemi başlattı. Aynı günlerde TÜİK’in açıkladığı “Sosyoekonomik Seviye 2023” raporu ise toplumun üçte birinin alt sosyoekonomik gruplarda sıkıştığını ortaya koydu. Memur eylemleriyle eş zamanlı gelen bu veriler, gelir adaletsizliğinin ulaştığı boyutu gözler önüne serdi.

Hükümetin teklifine tepki: "Hayattan kopuk"
Toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin sunduğu zam teklifini kabul etmeyen kamu çalışanları, ülke genelinde iş bırakma kararı aldı. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan büro hizmetlerine kadar birçok sektörde çalışan memurlar, meydanlara inerek hem ücret adaletsizliğini hem de derinleşen eşitsizliği protesto etti.
Hükümet, 2026 yılı için taban aylığa bin lira eklenmesini, ayrıca yüzde 10+6; 2027 yılı için ise yüzde 4+4 zam önermişti. Ancak Memur-Sen, Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş ve KESK bu teklifi “hayattan kopuk” diyerek reddetti.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde yaptığı açıklamada, “Bu teklif ne memurun ne emeklinin sofrasına çare olur, ne de yarasına merhem” ifadelerini kullandı. Kahveci, konfederasyon olarak 2026 için yüzde 88,6, 2027 için ise yüzde 45,2 zam talep ettiklerini hatırlatarak, “Maaşlar hayali tahminlere göre değil, pazardaki, marketteki, kiradaki gerçeğe göre belirlenmelidir” dedi.
Grev Türkiye geneline yayıldı
Başkent Ankara’da dört büyük konfederasyon ayrı noktalardan yürüyüş düzenledi. Memur-Sen üyeleri Anadolu Meydanı’na, Kamu-Sen üyeleri Maliye Bakanlığı önüne, Birleşik Kamu-İş üyeleri Anıtpark’a, KESK üyeleri ise Milli Kütüphane’den Çalışma Bakanlığı’na yürüdü.
İstanbul’da Kadıköy İskelesi önünde toplanan KESK üyeleri “Sefalete ve yoksulluğa karşı g(ö)revdeyiz” pankartı taşıdı. İzmir’de ise Banliyö Sistemi (İZBAN) seferleri iş bırakma nedeniyle durdu. Antalya’da Tüm Bel-Sen üyeleri Konyaaltı Belediyesi önünde eylem yaparken, Belediye Başkanı Cem Kotan memurlara destek vererek “Eşit hizmete eşit ücret” vurgusu yaptı.
Malatya’da Kamu-Sen üyeleri hastane bahçesinde toplandı. İl temsilcisi Fevzi Şahin, “Kiralar memur maaşlarını ezip geçmiş durumda. Büyük şehirlerde memur barınamıyor, görev yerleri boş kalıyor” diyerek yaşanan zorluklara dikkat çekti.
TÜİK verileri: Her üç haneden biri alt grupta
Tam da bu eylemler sürerken, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan “Sosyoekonomik Seviye (SES) 2023” raporu, toplumdaki gelir ve refah dağılımındaki çarpıcı tabloyu ortaya koydu.
- Türkiye’de 26,3 milyon hanenin sadece yüzde 1,1’i en üst (A+) seviyede yer aldı.
- En üst gelir grubundaki hane sayısı 283 bin, üst seviyedeki hane sayısı ise 2,9 milyon olarak açıklandı.
- Buna karşılık 9,3 milyon hane alt (D) ve en alt (E) gruplarda sınıflandırıldı.
- Yani her üç haneden biri toplumun en düşük iki sosyoekonomik grubunda yaşıyor.
Türkiye’nin ortalama SES skoru 133 olarak hesaplandı. Bu sonuç, toplumun büyük bölümünün alt ve orta seviyelerde sıkıştığını, yüksek gelir ve eğitim düzeyine sahip kesimin ise çok sınırlı olduğunu ortaya koydu.
Büyükşehirlerde durum
Büyükşehirler arasında Ankara ve İstanbul, diğer illere göre daha yüksek ortalama SES skoruna sahip oldu.
- Ankara: 1,9 milyon hanenin 47 bini en üst, 318 bini üst seviyede. Ortalama skor 150.
- İstanbul: 4,8 milyon hanenin 116 bini en üst, 795 bini üst seviyede. Ortalama skor 148.
- İzmir: 1,5 milyon haneden yalnızca 19 bini en üst grupta, 193 bini üst seviyede. Ortalama skor 138.
İstanbul’daki en üst ve üst gelir gruplarının ülke toplamındaki payı yüzde 28,6, Ankara’nın yüzde 11,5, İzmir’in ise yüzde 6,7 oldu. İlçe bazında ise Ankara’nın Çankaya ilçesi zirvede yer aldı.
Eşitsizlik derinleşiyor
TÜİK verilerine göre sosyoekonomik seviye hesaplanırken eğitim (%50), gelir (%30) ve meslek (%20) kriterleri dikkate alındı. Çalışma, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, SGK kayıtları, vergi beyanları ve eğitim veritabanlarından elde edilen idari verilere dayandırıldı.
Bu tablo, hükümetin sunduğu teklifin yalnızca memurları değil, toplumun büyük kesimini ilgilendirdiğini ortaya koyuyor. Eylemlere katılan sendikalar da bu noktaya dikkat çekerek taleplerinin milyonlarca ailenin “insanca yaşam” hakkı olduğunu vurguladı.
Mücadele ücret adaletinin ötesinde
Memurların iş bırakma eylemi yalnızca zam pazarlığında bir basınç unsuru değil; aynı zamanda Türkiye’de derinleşen gelir eşitsizliğine karşı yükselen bir toplumsal tepki niteliği taşıyor. TÜİK’in verileri ile meydanlardaki ses birleştiğinde, ortaya çıkan tablo şu: Kamu çalışanlarının mücadelesi artık yalnızca maaşlarıyla ilgili değil, adaletli bir refah paylaşımı ve insanca yaşam hakkı mücadelesine dönüşmüş durumda.
HEMSİRE.COM