Türkiye’nin köklü kamu kurumlarından PTT’de, 18 Ağustos 2025 tarihinde yapılması planlanan iş bırakma eylemi öncesinde çalışanlara yönelik tehdit içerikli bir yazı yayımlandı. PTT Genel Müdürü Dr. Hakan Gülten ve Genel Müdür Yardımcısı Fatih Tezcan imzalı resmi yazıda, eyleme katılan personele disiplin işlemleri uygulanacağı duyuruldu.

“Katılanlar Tek Tek Tespit Edilecek”
16 Ağustos 2025 tarihli yazıda, sendikal platformlarda ve sosyal medyada duyurulan iş bırakma eyleminin hukuken mümkün olmadığı öne sürüldü. Yazıda, kamu hizmetinin aksatılmaması gerektiği savunularak, eyleme katılan personelin “yakından takip edilip tespit edileceği” ve haklarında ilgili mevzuata göre disiplin işlemleri başlatılacağı belirtildi.
Söz konusu talimat, tüm amirlerin görevli personeli denetlemesini, iş bırakmaya katılanların isim isim rapor edilmesini öngörüyor.
Anayasa ve Uluslararası Hukuk Ne Diyor?
PTT yönetiminin yazısı, çalışanlar arasında tepkiyle karşılandı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 34. maddesi, “Herkesin önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu” garanti altına alıyor.
Ayrıca, Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, sendikal faaliyetler kapsamında iş bırakma ve protesto eylemlerini temel hak olarak tanımlıyor. Bu sözleşmeler, kamu çalışanları da dahil olmak üzere tüm emekçilerin sendikal eylemlerinin korunması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Hukukçulara göre, kamu çalışanlarının “grev hakkı” ayrı bir başlıkta değerlendirilse de, iş bırakma ve protesto eylemleri sendikal hakların doğal uzantısıdır. Dolayısıyla, PTT yönetiminin bu yazısı anayasal bir hakkın kullanımını engelleme girişimi olarak yorumlanıyor.
Sendikalardan Sert Tepki: “Bu Açık Bir Gözdağıdır”
Sendika temsilcileri, PTT’nin yazısını çalışanları sindirmeye yönelik bir tehdit olarak nitelendirdi. “Hak verilmez, alınır” diyerek iş bırakma kararı aldıklarını belirten sendikalar, eylemin temel amacının kamu çalışanlarının maaş artışı, özlük hakları ve çalışma koşullarındaki iyileştirmeler için farkındalık yaratmak olduğunu vurguluyor.
HEP-SEN Genel Başkanı Yunus Şimşek sosyal medya hesabından şu değerlendirmeyi yaptı:
“2004 yılında değiştirilen Anayasanın 90. maddesinin son fıkrası, usulüne uygun olarak onaylanmış uluslararası insan hakları sözleşmelerini kanun hükmünde kabul etmiştir. Aynı konuda ulusal hukuk ile uluslararası sözleşmeler arasında çelişki olması durumunda ise uluslararası sözleşmelerin hükümleri uygulanır.
📌 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri ve BM İkiz Sözleşmeleri TBMM tarafından onaylanmıştır. Bu sözleşmeler, kamu çalışanlarının toplu sözleşme ve grev hakkını açıkça güvence altına almıştır. Dolayısıyla, bu sözleşmelerin hükümleri, 657 ve 4688 sayılı yasaların sınırlamalarından üstündür.
Kamu görevlilerinin sendikal haklarını yok sayan, hukuk tanımaz aşağıdaki uygulamalara karşı, Hep-Sen olarak Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz."
Çalışanlar Baskıya Rağmen Kararlı
PTT’nin bu tehdit yazısına rağmen, çok sayıda çalışanın 18 Ağustos’ta yapılacak iş bırakma eylemine katılacağı ifade ediliyor. Çalışanlar, baskılar karşısında geri adım atmayacaklarını ve sendikal mücadelelerini sürdüreceklerini dile getiriyor.
Uzmanlar, PTT’nin bu yazısının ileride yargı önüne taşınabileceğini ve kurumun ulusal ve uluslararası mahkemelerde sorumlulukla karşılaşabileceğini belirtiyor.
📌 HEMŞİRE.COM