Türkiye’de kamu çalışanlarını temsil eden en büyük konfederasyon olan Memur-Sen, son yıllarda siyasetin gölgesinde tartışmaların odağına oturdu. Konfederasyonun başındaki isim Ali Yalçın hakkında ortaya atılan iddialar ise sendikacılığın nasıl büyük bir mali güce dönüştüğünü gözler önüne seriyor.

Sendikal Mücadelenin Anadolu’daki Kökleri
Sendikaların sanayi devrimiyle İngiltere’de ortaya çıktığı sanılsa da, Anadolu topraklarında milattan önce “arkadaş birlikleri” olarak işçilerin dayanışma örgütleri bulundu. Zamanla bu birlikler modern sendikaların temelini oluşturdu. Ancak Türkiye, sendikal haklarını çok geç kazandı. 1947’de sendikalar yasası çıktı, 1963’te ise grev ve toplu sözleşme hakkı tanındı.
Sarı ve Yeşil Sendikacılık
1970’lerde ekonomik krizle güçlenen sendikalar, 12 Eylül darbesiyle dağıtıldı. AKP iktidarı döneminde ise “yeşil sendikacılık” dönemi başladı. Bu süreçte iktidara yakın Memur-Sen, devlet desteğiyle kısa sürede milyon üyeye ulaştı.
Marangozluktan Sendika İmparatorluğuna
Tokat-Artova doğumlu Ali Yalçın, Gazi Üniversitesi’nde talaşlı üretim öğretmenliği okudu, Şırnak’ta öğretmenlik yaptı. 1990’larda Milli Gençlik Vakfı’nda yetişen Yalçın, daha sonra Eğitim-Bir-Sen’de sendikacılığa adım attı. Bugün hem Memur-Sen Konfederasyonu hem de Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı olarak iki koltukta oturuyor.
Masada Güçsüz, Kulislerde Güçlü
1 milyondan fazla üyesiyle kamu çalışanlarını temsil eden Memur-Sen, 2025 toplu sözleşme masasında hükümetin yüzde 11,54’lük zam teklifini kabul etmek dışında hiçbir adım atamadı. Öğretmenler ve diğer sendikalar iş bırakma eylemine giderken, Memur-Sen “Reis kızar” gerekçesiyle sessiz kaldı.
Yarım Milyonluk Aylık Gelir İddiası
Ali Yalçın’ın maaşı hakkında Ankara kulislerinde çarpıcı iddialar konuşuluyor. İddiaya göre Yalçın, Memur-Sen’den 50 bin TL, Eğitim-Bir-Sen’den 150 bin TL olmak üzere toplam 200 bin TL çıplak maaş alıyor. Buna ek olarak temsil, huzur hakkı, yolluk ve yevmiye kalemleriyle aylık kazancı 500 bin TL’yi buluyor.
Sendika Gelirleri Holdingle Yarışıyor
Üyelerden aylık ortalama 315 TL aidat kesiliyor. Bu da Memur-Sen’in yıllık gelirini 4,2 milyar TL’ye, Eğitim-Bir-Sen’in gelirini ise 1,6 milyar TL’ye çıkarıyor. Böylece iki sendikanın toplam geliri 5,8 milyar TL’yi buluyor. Bu tablo, sendikaların artık “hak mücadelesi örgütü” olmaktan çıkıp holdingleşen yapılar haline geldiğini gözler önüne seriyor.
“Üyeler Ter Dökerken, Başkan Susuyor”
Öğretmenler insanca yaşamaya yetecek bir ücret için iş bırakırken, en büyük konfederasyonun başkanının hükümete karşı sessiz kalması eleştirilerin odağında. Yalçın’ın yüksek maaş iddiaları ise “Üyelerden kesilen aidatlar kimin için?” sorusunu daha da yakıcı hale getiriyor.
Türkiye’de sendikacılık, tarihsel köklerinden koparak siyasetin ve büyük paraların gölgesine girdi. 5,8 milyar TL’yi yöneten Memur-Sen, masada işçilerin sesi olamazken, “marangoz kökenli sendikacı” Ali Yalçın hakkındaki maaş iddiaları sendikal hareketin meşruiyetini tartışmaya açtı.
📌 Sözcü Gazetesi