Uzman Hemşirelikte Yapısal Sorunlar ve Politika Eksikliği: Türkiye’deki Mevcut Durumun Analizi

Türkiye’de hemşirelik, her geçen gün daha fazla sorumluluk alan, daha çok bilgiye dayalı bir meslek haline geliyor.

Ancak bu bilgi ve emeğin en görünür olduğu alan olan “Uzman Hemşirelik”, yıllardır görmezden gelinen bir gerçeğe dönüşmüş durumda.

Binlerce hemşire, yüksek lisans ve uzmanlık programlarını tamamlayarak “Uzman Hemşire” unvanını almaya hak kazandı.

Ama ne yazık ki bu unvan, sadece diplomada var, sahada yok!
Kısacası: Eğitim var, emek var, diploma var — ama kadro yok!

Uzman Hemşirelik Nasıl Ortaya Çıktı?

Uzman hemşirelik kavramı, Türkiye’de ilk kez 2005 yılında 5634 sayılı Kanun ile hemşirelik mevzuatına girdi.

Bu adım, mesleğin bilimsel temelde gelişmesi açısından önemli bir dönüm noktasıydı.

Ardından 2010 yılında yayımlanan “Hemşirelikte Uzmanlık Yönetmeliği” ile bu sistem resmiyet kazandı. Yönetmelik; cerrahi, yoğun bakım, psikiyatri, halk sağlığı, pediatri gibi birçok alanda uzman hemşire yetiştirilmesini öngörüyordu.

Ancak aradan geçen 15 yıl içinde bu yönetmelik kâğıt üzerinde kaldı.

Bugün hâlâ kamuda tek bir “Uzman Hemşire” kadrosu dahi fiilen açılmış değil.

Yani Türkiye’de “uzman hemşire” unvanı yasal olarak var, ama uygulamada yok sayılıyor.

Diğer Mesleklerde Uzmanlık Tanınıyor, Hemşirelikte Neden Yok?

Sağlık sisteminde birçok meslek grubu uzmanlık statüsüne sahip.

Psikologlar, eczacılar, diyetisyenler ve elbette hekimler…

Bu mesleklerde uzmanlık mezuniyet sonrası açıkça tanımlanmış; maaş farkı, kadro, yetki ve görev tanımı net biçimde düzenlenmiş durumda.

Peki aynı yolu izleyip, yıllarca eğitim alan, tez yazan, klinik uygulamalarda çalışan hemşireler neden uzman olarak kabul edilmiyor?

Bu sadece bir unvan eksikliği değil; bilgiye, emeğe ve liyakate yapılan açık bir haksızlıktır!

Eğitim Var, Yeterlilik Var Ama Hak Yok!

Uzman hemşireler, yoğun eğitim süreçlerinden geçiyor.

Yüksek lisans programlarında klinik uygulama, araştırma, tez, vaka analizi gibi süreçlerde büyük emek harcıyorlar.

Ancak bu emek, sahada hiçbir karşılık bulmuyor.

  • Ne maaş farkı var,
  • ne ek ödeme,
  • ne nöbet farkı,
  • ne de görev tanımında bir değişiklik.

Sonuçta; yıllarını mesleki gelişimine adayan hemşire, aynı pozisyonda, aynı ücreti almaya devam ediyor.

Bu tablo, sadece bireysel bir mağduriyet değil, hemşireliğin bilimsel gelişimini körelten yapısal bir sorundur.

Uzman Hemşire Kimdir, Ne Yapar?

Uzman hemşire; yalnızca klinikte değil, bilimsel üretimde de aktif rol oynayan kişidir.

Cerrahi, yoğun bakım, psikiyatri, halk sağlığı, pediatri gibi alanlarda bilgi üreten, bu bilgiyi sahaya aktaran profesyonellerdir.

Uzman hemşireler:

  • Bilimsel araştırmalar yürütür,
  • Klinik protokolleri geliştirir,
  • Hasta bakım standartlarını yükseltir,
  • Yeni hemşirelerin eğitiminde rol alır,
  • Bilimsel yayınlar ve akademik üretim yapar.

Ama ne yazık ki bu emek, sistemde “görünmez” hale getiriliyor.
Kısacası, bilim üreten hemşire sistemde unvansız kalıyor!

Mevcut Politikalar, Mesleki Değeri Erozyona Uğratıyor

Bugün geldiğimiz noktada:

  • Diploması olan ama kadrosu olmayan uzman hemşireler,
  • Emek veren ama farkı tanınmayan yüksek lisans mezunları,
  • Bilimsel üretim yapan ama ödüllendirilmeyen klinisyenler… giderek tükeniyor.

Bu tablo, hem meslek motivasyonunu hem de sağlık hizmetinin kalitesini doğrudan etkiliyor.
Bir hemşire “Eğitim alsam da fark etmiyor.” dediği anda, sistemde nitelik kayboluyor.

Bu durumun adı açıkça;
Mesleki hak erozyonudur.
Kadro gaspıdır.

Hemşirelik Birliği: Gücün Kolektif Hâle Gelmesi

Eğer bu ülkede Hemşirelik Birliği kurulabilirse, tablo değişir.

Çünkü bazı haklar ancak örgütlü bir mücadeleyle kazanılır.

Hemşireler bir araya gelmedikçe, uzmanlık hakkı da, özlük hakları da hep ötelenmeye mahkûm kalır.

Birlik sayesinde:

  • Uzman hemşirelik için resmî kadrolar açılabilir,
  • Uzman unvanı ek ücret ve yetkiyle birlikte verilebilir,
  • Sağlık Bakanlığı’nın diğer mesleklerde olduğu gibi hemşirelikte de uzmanlık alanlarını tanıması sağlanabilir.

“Bir güç” değil, birlikte bir güç olmanın zamanı geldi.

Bu ülkenin hemşireleri artık sahada, akademide ve karar mekanizmalarında söz sahibi olmalıdır.

Uzman Hemşirelik: Sadece Unvan Değil, Bilimsel Bir Gereklilik

Uzman hemşirelik sistemi sadece bireysel hak değil, aynı zamanda toplumsal bir gerekliliktir.

Çünkü sağlık hizmetinin niteliği, bakımın bilimsel temeline bağlıdır.

Uzman hemşire; hastaya, hekime, kuruma ve sisteme katkı sağlar.

Yoğun bakımda enfeksiyon oranlarını düşürür, pediatri servisinde mortaliteyi azaltır, halk sağlığında koruyucu hizmetleri güçlendirir.

Yani bu mesele sadece “maaş farkı” değil; sağlık kalitesi meselesidir.

Son Söz: Artık Bu Adaletsizlik Son Bulmalı

Bugün Türkiye’de “Uzman Hemşirelik” kavramı, yasal olarak var ama fiilen yok.
Bu çelişki, sadece hemşirelere değil, bilime ve emeğe yapılan en büyük haksızlıktır.

Bu ülkenin hemşireleri;
bilim üreten, insan yetiştiren, hayat kurtaran bir mesleğin onurlu temsilcileridir.
Artık bu emek, hak ettiği unvanla taçlanmalıdır.

“Uzman hemşirelik var ama kadrosu yok!”
Bu söz, bir cümleden çok daha fazlası; bir mesleğin sessiz çığlığıdır.

Artık bu adaletsizlik son bulmalı.

Uzman hemşirelik hakkı tanınmalı, emeğin karşılığı verilmelidir.


Bu makale, Hemşire.com adına Uzman Hemşire Ömer Bozoğlu tarafından hazırlanmıştır.

BİLGİLENDİRME: Yorum ve sorularınız sistem yöneticisi tarafından onayladıktan sonra yayınlanacaktır.

Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال